Selamlar,
Bu ayılar kış uykusuna yatamadıkça bana rahat yok.
Çok sevdiğim güneş bile üzüyor beni.
Her şey sahte.
Fake.
Her şey anlamını yitiriyor
Kucak dolusu sevgiler yolluyorum herkese,
Evrene.
Bana kucak kucak ot geliiiğğğ saman geliğğğ sanki.
Çok detaylarda boğulsam da bazen de çok basit ve net oluyorum.
Ama bazen her şey çok basit değil midir?
2+2 =4 gibi.
Bunu da eşelemezsin yani.
Üç buçuktan dört mü? Beş eksi birden dört mü?
Ya dört işte amk.
Dört!!
Öf.
Dördün bundan haberi var mı?
Kaçtan dört olmuş?
Sabah kimseyi izlemedim
Oturdum denizanalarını izledim.
Mis gibi
Büyüleyici yaratıklar.
Çocukken Samsun’a denize gitmiştik.
Bütün deniz onlarla dolu olurdu. Bir sürü yakalardım.
Bilmeden kafalarından tutarmışım hep. Hiç elim yanmadı.
Bir de köyde kurbağa toplar kavonoza doldurur köyde bahçeye salardım.
Babamın annesi delirirdi.
Ellerimde siğiller çıkmıştı.
Her şeyin fazlası zarar demiş miydik?
Fazla kurbağa?
Çok kahve?
İyi niyet?
Sevgi?
Sabır?
Sizi gerçekten seven birileri varsa,
Gönül kaçanı kovalar hesabını unutun.
Sevgiden sevgi doğar.
İç huzursuzluk ve iç yalnızlık dayanılacak gibi değil.
Beş yaşındaki çocuk, üç aylık bir kedi, hatta ahtapot bile bilir sevildiğini.
Ispat istemez.
Sevgi ıspatlanmaz.
Nezaket ıspatlanmaz.
İyi niyet,
Merhamet?
Ispatlanmaz.
Yorar.
Aklıma canım Ömer Hayyam geldi;
Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün…
Zira senin üstünde de otlar bitecek.