Alanya’ ya geldim. Büyüdüğüm yere. Evime…

Bir süredir bisiklete ve yazmaya ara vermiştim. Burada yazacak olmanın
verdiği sevinçle uzun zamandır yerde olan kıçımı göklere çıkarayım dedim
ve atladım bisikletime. Bugünün şarkısı kafamda çalmaya başladı
bile… Oleeey!
Kulaklığımı taktım ve Mabel’in içimde çiçekler açtıran melodisi ile asıldım
pedallara…

‘Sarışın’

Öyle mutluyum öyle mutluyum ki;
Arka fonda Ferhan Şensoy bateri ile şarkıya eşlik ederken Rasim Öztekin Mabel’e;
‘Çekil şurdan’ diye işaret ederek mikrofonu eline aldı, rock ezgileriyle söylemeye
devam etti. Son olarak elinde saksafonla sahneye atlayarak Şevket Çoruh beni mest etti.
Hahaha bir hayal etsenize ! Üçlüyü kim sevmez ki!!!
Muhteşem hayal gücümle
sürerken fark ettim ki benim düldül paslanmış. Merkezdeki Sultan 1.
Ahmet Cami’nin (bence adı Merkez Cami olmalıydı) yanından hemen
kaydım bisikletçi Feridun dayının yanına. Hastalanmış güzel insan.
Yoktu. Daha beş dakika oldu süreli durunca baktım nefes nefeseyim.
Her zaman 7. viteste sürerim, indirdim beşe… Yok olmuyor…
Az önce göklere çıkıyordum hani?
Attım dörde…

Şipşak Hasret olmuş tembel Hasret! Yedin tereyağlı kızarmış tostları,
götürdün pilavları nice zamandır. Ya ne olacağğğdı?

Spora ara verdiğimde yoga hocam; ‘merak etme kas hafızası denen
bir şey var kas unutmaz’ demişti. Yani ben kas olsam? Tereyağını
mı hatırlardım çektiğim çileleri mi? Tabii ki yaşasın kıymalı yumurta!

Belediye çalışanı yerleri süpürüyor ay gibi yüzü var, yemyeşil gözleri
gülümsüyor. ‘Kolay gelsin’ dedim gülümseyerek ‘sağ olun’ dedi.
İşini böyle severek yapan insanlara hayranım yahu.

Aynı yoldan son geçtiğimde her yer karavan doluydu. Ben yine takmışım
kulaklığı cıstak cıstak gidiyorum önüme atladı iki kişi meğer çekim
varmış. Müziği durdurunca baktım ki ortalık mezarlık gibi çıt yok.
Işıkçısı , mikrofoncusu… vs. sokak dolu. Sete dalmışım. Göbeklitepe zamanından
kalma bir evde çekim yapıyorlar. Kaldırımda ünlü olduğunu zannettiğim
bir kadın gergin, havaya bakıyor. Güzelim; elinde karton bardakla
kaldırımda çay içiyorsun havan kime?
Nicedir bu karavanlar burada. Sahi hangi film ya da dizi bu Tuzla’da çekilen?

Sahile inip, âşık olduğum manzarayı fotoğrafladım ve tam gaz ileri!
Ne göreyim? Sahili ikiye bölmüşler , ‘çalışma var girmek yasak’. Durur mu be
yurdum insanı? Sıvıştım aradan Marina’ya doğru. Ohooo
sahilin yarısı burda!

O da ne? Her yeri eşmişler, deşmişler…
Önceden beni takip edenler bilirler , ilham aldığım,
yazılarımı yazdığım, çok sevdiğim ağacımı da kesmişler!
Ne bank kalmış oturmaya ne gölgesi ağacımın…
Ama mis gibi bir toprak kokuyor ki etraf of!
Uzun zamandır böylesine yoğun almamıştım güzelim toprak kokusunu.
Bir an mutluluğum geri geldi. Döndüm geri, istikamet: ev!
Üç tur atardım güzelim Tuzla sahilini. Şimdi peh… Bir tur yetti.

Hava buz ama keyifler gıcır herkes sokakta. Herkesin yüzünde bir
gülümseme. Yoksa bana mı öyle geliyor? Algıda seçicilik işte. Üşürüm
diye giymişim kısa paçalı nargileci tipi parlak siyah şişme montumu.
Eee… Kütle de malumunuz. Kan, ter, su…

Öğlen vakti çıkınca anladım ki bir keyifçilik. Sabahları hem yürüyüş
yapıp aynı zamanda kol çeviren azimli ablaları aradı gözlerim. Güne erken
başlamanın mucizelerini göremesem de 50 kalori yakmış olmanın verdiği sevinçle
Port’a gidip 1500 kalorilik kumpiri mideye indirdim.

İki aylık tembelliğimden sonra bu motivasyonla her yer Selda Bağcan’dan ‘Tatlı Dillim’
çalan mutlu Türk filmi gibi geldi. Bir günde ne değişti?

*Bakış açım?
*Hormonlarım?
*Motivasyonum?

Evet. Hepsi benimle ilgili. Demek ki değişen hiçbir şey yok. Sen değişirsen, dünya değişir.
Çok sık duyduğumuz bu söz gibi. Elbette dış etkenlerin rolü tartışılamaz.
Ama dolu tarafı da görmek lazım değil mi?
Mesela bugünkü toprak kokusu hala burnumda. Günün belki de en güzel tarafı buydu.
Eştiler diye kızdığım şey minnete dönüştü. Güzel şeyler bulmak için bazen yıkmak gerekir demek ki.
Bahara da o topraklardan taze, gür, sağlıklı ağaçlar, çiçekler görürüz belki. Ben de hayıflandığımla kalırım.
Umutsuz ve yalnız şairimiz Turgut Uyar’dan;
‘Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum’

Umutlu ve beklenti dolu şairimiz Cemal Süreyya’dan;
‘Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı.’

Tarafını seç

Haydi ben kaçar chüssss

Diğer Yazılarım

Yine çizgi film gibi bir gün…

Yine çizgi film gibi bir gün.Alanya’ya anneme yardıma geldim evde tadilatişleri var. Dün epey yorulduk. Manikürlü ellerimle iyi iş çıkardım. Gece buna rağmen uyuyamadım. Kafein?Tazyiksiz

Yazıyı Oku

Bitirdik taşıma işlerini…

Bitirdik taşıma işlerini. Karşımda 20 yıllık arkadaşım Ceren. Alanya’nın gözde mekanı Lost in Alanya’da buluştuk. İki gündür oradan buradan yemek yemişim. Lezzetli bir şeyler yemek

Yazıyı Oku